3 Şubat 2016 Çarşamba

Tuğba Berlin'in kışını anlatıyor


2.2.2016  Tuğba Akın Ocak Ayı Raporu

Aralık ayındaki yoğun telaştan sonra Ocak ayı son derece sakin geçti diyebilirim. Öncelikli olarak Koordinatör ofisimizde  4 ay boyunca neler yaptığımızı, sorunlarımızı ve önerilerimizi paylaştık.  Geçmiş yıllarda proje üretmiş gönüllü arkadaşlarımızın projelerini inceleyerek fikir sahibi olduk. Kendi üretmek istediğimiz projelerimizi anlatarak bunlar üzerinde hep beraber kafa yorup geliştirmeye çalıştık. Şimdiden söylemek belki erken ama sanırım birçoğumuz buradan güzel ve keyifli projelerimizi bitirerek ayrılacağız.

Gönüllü olduğum okulda ise, iki haftalık Christmas tatilden sonra artık tamamen oturmuş düzenimde devam etti diyebilirim. Buna ek olarak okuldaki bazı çocukların örgü örme isteği ve benimde biraz olsun biliyor olmam sonucu her pazartesi günü iki saat beraber atkı örüyoruz. Bunun dışında sınıfça iki saatimizi ayırarak film salonunda film izledik, oyunlar oynadık. Okuldaki tüm öğretmenlerle birlikte düzenlediğimiz kahvaltı buluşmasında ise masada gördüğüm hemen her şey bizim mutfağımızdandı. Almanların Türk mutfağına hayran olduklarını söyleyebilirim.

Berlin’de ise genel olarak soğuk ve kar yağışının yoğun olduğu bir hava vardı. Uzun bir süre kar yerden kalkmadı diyebilirim. Sanırım buraya geldiğimden beri geçirdiğim en soğuk günlerdi. Ankara’da okuduğum için soğuğa alışkınım fakat maalesef yaklaşık on gün kadar hastaydım bu süreçte projeme de gidemedim. Ev arkadaşlarımın da benim gibi hasta olmaları yüzünden hepimiz evde olunca en iyi fikir olarak hepimizin ülkelerine ait (Danimarka, İspanya ve Avusturya ) yapımı filmler izledik.

Bu ay içerisinde birkaç müze gezme fırsatım da oldu. Berlin National History Museum, tüm Alman tarihini görebildiğim oldukça büyük ve donanımlı bir müzeydi. Üniversite hayatım boyunca eserlerini okuduğum ve üzerine derslerde konuştuğumuz Kant gibi dünyaca ünlü felsefecilerin orijinal eserlerini görme şansım oldu. İkincisi  ise, Museum für Kommunikation Berlin, özellikle Alman İletişim Tarihini görebildim. Son olarak, Museum für Naturkunde . Aklınıza gelebilecek tüm hayvanların ve canlıların anatomisinin sergilendiği ve şu ana kadar gördüğüm en iyi müzelerden biriydi diyebilirim.
Havaların ay sonuna doğru biraz ısınmasıyla beraber Danimarka, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerden gelmiş ve gönüllü olarak burada bulunan arkadaşlarımla beraber Botanischer Garten’a gittik. Çok büyük bir alana yayılmış içerisinde küçük bir göl, dünyanın bir çok yerinde yetişen bitkilerin bulunduğu seralar ve bir müze bulunmakta. Çok keyifliydi diyebilirim.

Kısacası Ocak ayı sakin ve sanırım arkadaşlarımla beraber şu ana kadar burda olduğum en güzel anıları yaşadığım bir aydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder