25 Temmuz 2011 Pazartesi

Zinar Yılmaz Fransa

Uzun zamandir -teknik olarak bir hafta tabi- aklimda idi yazmak, ama pek esmiyordu, simdi esti. Laguepie`ye vardiktan bir hafta sonra yaklasik 40-50 km uzaktaki bir kasabadaki (Monteil) calisma kampina liderlik etmemi istediler. Ben de `e peki madem` dedim, su an ordan yazmaktayim. Iki kisiyiz liderlik isinde, Bastiaan diye bir arkadas benim disimdaki, Hollandali olup 6 yasindan beri Fransa`da yasayan biri. Kampi organize etmek ve insanlarin zaman zaman cise gitmek icin dahi izin istedikleri kisi olmak garip bir his, bu arada cise gitmeye izin istemeyi gerektirecek bir atmosfer yok hic, izni isteyen arkadasin garipligi. Genis genis, rahat rahat geciyor her sey. Bir yanda da bir aksaklik yoksimdiye kadar, yani kafamdaki kusursuz calisma kampi imajinin hic de uzaginda sayilmayiz. Kamptaki Turkiye`den gelen gonullunun benim de Turkiye`den oldugumu ogrendigindeki saskinligini izlemek pek eglenceliydi bu arada. Bu kampin ilk haftasini bitirince 1 haftalik bir seminere gidecegim, bolgedeki EVScilerin katildigi. Seminer bitince muhtemelen yine kampa donucem. Kamp bittikten yaklasik 1-2 gun sonra Midi-Pyreneeslerdeki bir kampin liderligi icin tekrar gidicem. 3 hafta da orda gecicek. Deli gibi heyecanliyim o kamp icin, daglarin arasindaki kulubelerin onarimiyla ilgili olucak, benim icin bi hayli yuksek bi tatmin daglarin arasinda haftalar gecirmek. Boylece Eylul gelmis olucak, Eylulde de kendi proje bolgemde bir kampa katilimci olarak dahil olucam, ozellikle istedim bunu cunku gectigimiz iki sene yaptigim muzik kampindan iki arkadasim gelicek bu kampa. Tekrar bir araya gelmek bir hayli eglenceli olucak saniyorum.

Ne yapip ne ettigimden pek bahsetmedim galiba, yani asil projenin ne oldugundan. Bu yazdiklarim aslindan proje kapsamindan degil, hosting organization i onceden taniyor olmam ve bana guveniyor olmalarindan dolayi teklif ettikleri ve benim de kabul ettigim cesitli isler bunlar. Peki, soyle ki, Laguepie isimli bir kasabada kaliyorum, La maison des compagnons kaldigim evin adi. Ev sahibi kurum Citrus un bolgedeki evi. Mesela ben bu kamp icin ayrilmadan hemen once evde teenage bir grubu agirliyorduk. Normalde hep bizim, yani EVScilerin yasadigi, arada boyle organizasyonlara ev sahipligi yapan bir yer. 16 kisiye sebze dolmasi yaptim bu agirlama durumu kapsaminda, ilk denememdi, bir hayli begenildi. Yalniz tatli olarak helva denedim, hic olmadi o. Oyle boyle batirmadim, zaten hic sunmadim bile insanlara. Evde Fransa, Tayvan, Estonya, Rusya, Japonya olmak uzere 5 ulkeden 5 insanla kaliyorum. Ev kocaman bir ev, iki katli, bahceli, bodrumlu filan. Yatak odalari ust katta. Mutfaktan bahceye geciliyor merdiven ile, yemek yaparken sigara molasi vermenin motivasyonu hemen karsidaki nehirin sesini dinlemek ve daglari izlemek gibi seylere bagli olunca sigara iciliyor. Bayagi iciliyor. Zerre kadar stres sahibi olmamakla beraber cilginca tutun tuketiyorum. Burasi ilk defa geldigim bir yer degil bu arada, ucuncu gelisim, ilk ikisi youth exchange idi, bu da kalicilik adina EVS oldu. garip bir aidiyet duygusu sariyor beni burda, niye bilmiyorum. Ilk animdan itibaren, ilk senem de dahil, yabanci hissetmek bir yana fazlasiyla bir parcasi gibi hissettim. Fransizcamda simdiden kayda deger bir ilerleme var, tabi yine de iletisimsizlikler oldugunda kolaya kacip Ingilizceye geciyorum. Zorunda kalarak ogreniyorum daha cok, proje organize etmek belediye ve bolge halkiyla cok fazla icli disli olmak demek, ve bu insanlar tahmin edersiniz ki Fransizca konusuyolar. Calistigim yeri anlatayim. La Mayounelle isimli bir santiye, sebze meyve yetistirilen bahcesi filan olan ayni zamanda. Gun oluyor tas tasiyorum, gun oluyor harc kariyorum, gun oluyor duvar oruyorum, gun oluyor zararli ot ayikliyorum. Inanilmaz huzur buluyorum butun bunlari yaparken, cunku bu calisma bicimi kendimden baska hicbirseye hizmet etmiyor, biliyorum. Hayatimda gordugum en guzel mantisi elime aldim, bakistik biraz. Korkunca meskalin ureten, kurbagaya cok benzeyen ama kurbagaya olmayan bir hayvan var, onunla oynadim. Inanilmaz cesitli bocekler, renkler, bicimler. Iki gun once Bastiaanla cadde kenarindaki toprak yolda yururken bir suru sumuklu bocegin arasinda oldugumuzu fark ettik. Bu yuzden yeri izleyerek ve yavas yurumeye basladik. Bir anda toprakta biraktiklari izlerin cizgiler halinde gorulebildigini fark ettik, muthis bir goruntuydu. Bu kadar konsantre bakinca izler imajlara donustu, boyle algi degisimlerinin kolayca ortaya cikabilmesinin burda olmakla dogrudan iliskisi var bence. Cunku gercekten sehrin kabugunun disinda gercek bir yasam donuyor. Ve hayal gucu, yaratici durtu bu yasamin icinde nefes alabiliyor ancak. Uzun lafin kisasi, pek bir mutluyum : ) Gorusmek uzere "

Zinar Yılmaz
Fransa
25.07.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder