5 Ocak 2016 Salı

ALMANYA 2015 MERVE TAĞ 2015 ARALIK AYI RAPORU

Ev sahibi Kurum : Lebens(t)raum
Şehir : Halle
Proje Adı: Europa in Halle2015
Başlama Tarihi: 15.10.2015
Bitiş Tarihi: 04.10.2016

2015 Aralık Raporu
1 Ocak 2015 – Halle Saale
Aralık ayının başından beri çalıştığım kurumda noel hazırlıkları yapıp durduk, sanırım hayatımda bu kadar kek kurabiye yapmamışımdır. Şu ana kadar en keyif aldığım, kültüre dair birçok şey öğrendiğim ve deneyimlediğim aylardan biri oldu Aralık. Noel geleneğine ait adventskalender, Aziz Nikolaus günü( noel baba), Erzgebirge’nin el yapımı piramitleri ve tahtadan oyulmuş figürleri, noel marketleri; tüm bunların tadını çıkardım. Berlin’in noel marketini dahi ziyaret ettim. Bu sırada Berlin’e dair birçok gözlemim oldu. Sanırım büyükşehirlerin birbirine pek çok benzerliği var. Kaosu, kalabalığı, yolda geçen kayıp zaman, gençlerin stilllerinin globalliği ve tek düzeliği ve o tüm koşuşturmaca bana İstanbul’u hatırlattı ki hala memleket özlemi içinde olmadığımı anlamış oldum. Bunların yanında Berlin benim için tüm o okuduğum siyaset bilimi kitaplarının içeriğindeki Alman tarihine dair bilgileri, sembolleri tekrar gözden geçirme fırsatıydı. Her ne kadar İkinci Dünya Savaş’ı sırasında birçok yapı hasar görmüş ya da yok olmuşsa da hala birçok anıt ve müze de bu fırsata erişilebiliyor. 
Ayın sonuna doğru ben de kendimi noel hazırlıkları içinde buldum çünkü Alman bir arkadaşım beni ailesiyle birlikte noel tatilini geçirmeye davet etti. Arkadaşımın ailesi Erzgebirge bölgesinde bir köyde yaşıyor ki bu noeli geçirmek için en güzel yerlerden biri sanırım. 24 Aralık akşamında kiliseye gittik ve küçük çocukların hazırladığı İsa’nın doğumuyla ilgili piyesi izledik ve daha sonra eve dönerken hava kararmıştı ve tüm evlerin, okulların kısacası her binanın her camında yöreye özgü olan ‘Schwibbogen’ yanıyordu. Muazzam bir manzaraydı. Akşam yemeğimiz tipik bir Erzgebirge noel menüsüydü; kaz, sıcak kırmızı lahana ve Almanların tipik patates yemeği olan Knödel(Klösse). Yemekten sonra hediye alıp verme kısmına geçildi. Orada geçirdiğim zamandan gerçekten büyük keyif aldım. Aynı zamanda Alman dili ve kültürü hakkında ne kadar ilerlemiş olduğumu gördüm çünkü arkadaşımın annesi çok az İngilizce biliyor ve çoğu zaman kendisiyle iletişime Almanca konuşarak geçtim. Fakat bunu çok çalışmama falan borçlu değilim çünkü dürüst olmak gerekirse hiç öyle düzenli olarak Almanca çalışmıyorum. İş arkadaşlarıma bir teşekkür borçluyum çünkü neredeyse tüm Almanca bilgim onların yardımları sayesinde böyle gelişti. İş demişken çalışma ortamımdan da ufakça bahsedeyim. Her şey çok güzel gidiyor, tüm çalışma düzenine alıştım artık aileden sayılırım. Lebenstraum’da yaşayan ve çalışan herkes de benden memnun. 
Son olarak dün yeni yılı kutladık, hayatımda bu kadar çok havai fişek patlamasını bir arada görmemişimdir. İzlemesi çok keyifliydi ve biraz da duygusaldı benim için. Geçen yıl aklımın ucundan dahi geçmeyecek şekilde 2016 yılına girdim. Bunu kişisel başarım olarak addediyorum :)
Şimdilik bu kadar, herkese mutlu ve sağlıklı bir yıl diliyorum.
Merve Tağ

*********************************************************************************
2015 Kasım Raporu
30 Kasım 2015 - Halle
Kasım ayının ilk haftasında Almanca kursuna başladım. Dersler beş kişilik olduğu için çok verimli ve aktif işleniyor. Daha çok gramer üzerine yoğunlaşıyoruz, çünkü diğer gönüllülerle bu şekilde daha hızlı ilerleyeceğimize karar verdik. Hepimizin çalıştığı yerlerde Almanca pratik yapma fırsatı oluyor çünkü Almanya’nın doğusunda İngilizce bilen kişi sayısı çok fazla değil, bu yüzden çoğu İngilizce konuşmaktan ziyade Almanca konuşmak zorunda kalıyoruz. Bunun dili öğrenmemize katkısı çok büyük olacaktır.
6,7 ve 8 Kasım tarihlerinde Friedenskreis E.V.’nin düzenlemiş olduğu ikinci seminere katıldım. Seminerdeki katılımcılar Friedenskreis’ın geçen sene çeşitli ülkelere yollamış olduğu Alman gönüllüler ve bu sene kabul almış olduğu gönüllüler -biz- vardık. Gönüllü hizmetlerini yeni bitirmiş ve ülkelerine geri dönmüş katılımcıların deneyimlerini dinleme fırsatımız oldu ki bu bizim için ufuk açıcı bir tecrübe oldu. Üç günü birlikte geçirdik. Bunun yanında seminerin yoğunlaştığı diğer bir konu ise Almanya’daki sağ ve sol görüşün mülteci göçüne karşı tutumları idi. Almanya’nın tarihi ve Almanya’nın şimdiki politik durumu hakkında tartışıp bilgi alma fırsatımız oldu.
Kasım ayının henüz başında Halle’ye tam olarak alıştığımı hissettim. Aslında İstanbul gibi büyük ve kaotik bir şehirden sonra Halle gibi küçük ve huzurlu bir şehre kolayca alışmak pek de sıradışı değil.
Lebenstarum’da da her şey ilk ay gibi güzel geçiyor. Çalışma arkadaşlarım her konuda bana yardımcı oluyorlar. Her bir sorunumu dinlemeleri ve kendi isteğime göre tatil günlerimi ayarlamama müsaade etmeleri beni gerçekten güvende hissettiriyor. Çünkü her şekilde benim durumum ön planda, bunu hissetmek huzur verici.
16-22 Kasım tarihleri arasında Bonn’daki ilk AGH seminerine katıldım. Seminer 25 katılımcı ile gerçekleşti. Seminerin tek katkısı hepimizin sahip olduğu kültürler, ülkeler ve bireyler hakkındaki stereotipleri yıkmak oldu. Tabi bunun dışında gönüllü hizmetim boyunca iletişimde kalacağım arkadaşlıklar da kurdum. Fakat içerik açısından pek dolu olduğunu söyleyemeyeceğim çünkü konuştuğumuz ve dinlediğimiz çoğu şeyi daha önceden çoğumuz biliyordu. -Avrupa Gönüllü Hizmeti ve youthpass hakkında bilgiler verildi-
Seminerden döndükten sonra 23 Kasım’da Lebenstraum’un gönüllüleri ve şeflerle birlikte bir toplantıya katıldım. Bu toplantınn asıl amacı biz gönüllüleri tanımak ve bir sorunumuz olup olmadığını öğrenmek adınaydı. Lebenstraum’da çalışmakla ilgili hiçbir problemim yok ancak bu toplantı gerçekten de beni iyi hissettirdi çünkü ne olursa olsun Gönüllü Hizmetimi yaparken herhangi bir sorunla karşılaşırsam konuşacak birilerinin olduğunu biliyorum.
Almanya’ya gelmeden önce AGH için yazılanları internetten okurken hep ‘ hayatınızın deneyimi olacak’ gibi cümlelere rastlardım şimdi bunu okumuyorum, tam da içinde bulunuyorum.
Merve Tağ

*********************************************************************************
2015 Ekim Raporu
30 Ekim 2015 - Halle Saale
5 Ekim 2015 tarihinde başladığım Avrupa Gönüllü Hizmeti’nin ilk ayını bitirdim. Geldiğim ilk hafta koordinatör organizasyonum olan Friedenskreis E.V’nin (coordinating organisation)  yardımları ile belediyeye ikametimi bildirdim. Daha sonra üç yüz yirmi yedi euro olan cep harçlığımı ve bisikletimi teslim aldım. Tüm bürokratik işler bittikten sonra 7 Ekim’den 11 Ekim’e kadar Friedenskreis’ın düzenlediği seminara katıldım. Genel olarak bir yıl içinde neler yapacağımızı, bu hizmetin bize faydalarını konuştuk. Ayrıca Friedenskreis’ın diğer gönüllüleri ile de kaynaşma fırsatı buldum. Daha sonra ayın 15 Ekim’de Lebenstraum’daki (hosting organisation) işverenlerim ile görüşme fırsatı buldum. Lebenstraum’un iki tane farklı yerleşkesi var ve her yerleşkede sekiz engelli birey yaşıyor. Benim çalıştığım yerleşkedeki sekiz kişinin çoğu zihinsel engele sahip ve bir tanesinin bedensel engeli, kendisinin sol tarafı felçli bu sebepten tekerlekli sandalyesi var. Ancak çoğu temel ihtiyacını karşılayabildiğinden beni zorlayacak pek bir şey olmuyor. Hatta yaptığım işe, iş demektense onlarla vakit geçirmek ve eğlenmek demeyi tercih ediyorum.
Her gün yerleşkeden sabah ayrılıyorlar çünkü hepsinin kendine göre yapabileceği bir işi var. Çalışma atölyelerinden üçte dönüyorlar. Benim vardiyalarım da çoğu zaman üç ile dokuz arasında oluyor. Hepsi atölyeden döndükten sonra birlikte kahve içip kek yiyoruz, kimi zaman el işi yapıyoruz, kimi zaman ailelerin de dahil olduğu partiler düzenliyoruz. Çalışmaya başladığım ilk hafta içinde tüm aileler ile de tanışma fırsatım oldu ki bu kaynaşmamı hızlandırdı. Ailelerin de bu sürece dahil olmasını gözlemlemek gerçekten farklı bir deneyim. Lebenstraum aslında yeni bir proje, engelli bireyler Lebenstraum’da yaşamaya Haziran ayından itibaren başlamışlar yani aslında yapılan her şey herkes için yeni bir deneyim. Çalışanların sağlamaya çalıştığı ise engelli bireyleri mümkün olabildiğince günlük hayata adapte edebilmek, bu süreçte onların yanında olmak ve eğlenmek. Mesela yarın akşam için Cadılar Bayramı partisi düzenledik ve yerleşkeyi kendilerinin yaptığı el işleri ile süsledik. Asıl amacımız kendileri ile kaliteli zaman geçirmek. Bunun dışında akşam yemeğini hazırlamak görevlerim dahilinde ve ayrıca akşam yemeği sonrası hepsinin duş almasına yardımcı oluyoruz.
Her vardiyada en az üç çalışan oluyor. İş arkadaşlarımın hepsi çok yardımsever fakat sadece iki tanesi İngilizce konuşabiliyor. Ancak yine de İngilizce bilmeyenler yavaş konuşarak veya nesneleri göstererek benimle iletişime geçiyor. Bu şekilde Almanca öğrenme sürecim de hızlanmış oluyor. Hatta bana yardımcı olması için iş yerine bir tane Almanca-Türkçe sözlük bile aldılar. Lebenstraum’da çalışmak ‘normal’ ve ‘anormal’ olarak tanımladığımız her bireyi ve her olguyu tekrar baştan sorgulama neden oldu ki bu bence kişisel gelişimim ve bakış açım için büyük bir değişim kaynağı olacak. Bunların yanı sıra geçen bu hafta içinde Almanca dersleri almaya başladım. Diğer dört gönüllü arkadaşım ile birlikte halk okulundan bir öğretmenden özel ders görüyoruz. İki ay boyunca yoğun olarak çalışıp Aralık ayının sonunda B seviyeye geçmeyi hedefliyoruz. Son olarak geçen hafta içinde AGH için düzenlenen ilk seminere de davetiye aldım. Seminer 16 Kasım’dan 22 Kasım’a kadar sürecek ve sanırım Bonn’da olacak.
Merve Tağ














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder